Ağız Hastalıklarının Tedavisi Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Ağız, çok değişik işlevleri olan, o oranda duyarlı, yararlı ve önemli bir organımızdır. Beslenmemiz, yeme, içme ve tat almamız ağız yoluyla olur. Düşündüklerimizi ağız yoluyla sözcüklere dökeriz, iltifatlar, sevgi sözcükleri, şiirler, şarkılar hattâ hakaretler ve küfürler de ağızdan çıkar. Ayrıca öpme ve öpüşme gibi sevgi ifadesinin en güzel yollarından biri de ağzın bir işlevidir.
Ağız içerisi ve ağız içerisinin hastalıkları ise, üç tıp dalının etki ve yetki alanında, dolayısıyla biraz da ortada kalmış bir konudur. Deri hastalıkları uzmanları, kulak boğaz burun uzmanları ve diş hekimleri olarak önceliği bırakmak istemeyiz ve bir iki denemede başarılı olamayınca da diğer dal uzmanına göndererek sorundan kurtuluruz. Önemli olan hangi dalın hangi alanda, hangi noktaya kadar ehliyeti, sorumluluğu ve deneyimi olduğunu bilebilerek en baştan “Bunu bir …….. uzmanı daha iyi anlar” diyebilmektir. Dişleri tamamen, dişetlerini de kısmen diş hekimlerine teslim ve emanet ettikten sonra, boğazın girişi ve bademcikler dahil arta kalan bölümleri de KBB uzmanlarına havale edersek yanak, damak, dil gibi ufak tefek arta ne kaldıysa onunla da biz deri hastalıkları uzmanları yetinebiliriz. Kaldı ki diş etlerinde ve boğazın arka kısımlarındaki bir belirti de, bir deri hastalığının belirtisi olabilir (frengi de dahil). Ağzın çeşitli hastalıklarını en iyi tanıyan tıp dalı olan deri hastalıkları uzmanlığı ne hikmetse en son başvuru adresidir. Bundan sonra ağız hastalıklarında ilk başvuru adresi bir deri hastalıkları uzmanı olmalıdır.
Ağız içerisinde en çok görülen hastalık belirtileri “ağız yaraları” diye adlandırabileceğimiz doku kaybıyla süren grup ve ağızda beyaz-beyazımsı lekeler ve kabartılar yapan gruptur. Bunların dışında da başka renklerin hakim olduğu daha az sayıda oluşum tipi ve ağız içi kitleleri daha az oranda görülebilir.
“Ağız yarasına ne iyi gelir?” sorusu hepinizin aklında biliyorum. Ağız içerisindeki kitleler, öncelikle tümörleri akla getirir. “Epulis” adı verilen tümör en sık görülenlerdendir, fakat iyi huylu bir tümördür ve kolay tedavi edilir. İrice kitleler ve bazen beraberinde derin yaralar şeklinde görülen ve hızlı ilerleyen bir ağız içi kanseri vardır. Diğer faktörlerin yanı sıra özellikle çok sigara içmenin kolaylaştırıcı olduğu bu kanserde erken tanı yaşam kurtarıcı olabilir. Koyu renk siyahımsı kabartılarda ilk akla gelen basit kanamalar olmalıdır, fakat “melanom” adı verilen habis tümörün de benzer görünümle ağız içinde bulunabileceği unutulmamalıdır.
Bir de, az tanınan az görülen fakat % 95’i ağız içi kanserine dönüşen kırmızı, bazen kabartılı lekeler vardır (Eritroplazi). Erken tanı hayat kurtarır.
Beyaz Lekeler
Ağız içerisinde beyaz leke şeklinde görülen birçok hastalık vardır ve birbirleriyle karışma olasılıkları da çok fazladır. İyi bir deri hastalıkları uzmanı bunları ayırabilirse de bazen biyopsi alarak tanının mikroskopik olarak da doğrulanması gerekebilir.
Ağız içi beyazlıkları arasında en iyi tanınanı “Pamukçuk” adı verilen mantar hastalığıdır. Beyaz, peynirimsi veya süt kesiği gibi parçacıklar halinde ve yapışık olarak tüm ağız içinde bulunabilirler, silmeyle biraz zorlansa da çıkabilirler. Maya mantarları (kandida) ile oluşan hastalık genellikle direnci düşük kimselerde, bebekler, yaşlılar, kanser tedavisi veya benzeri tedaviler görenlerde sık görülür. Günümüzde çok iyi etkili ilaçlar olduğu için tedavi çok sorunlu değildir.
Bir diğer beyaz belirti türü sertçe ve alt dokulara yapışık, net sınırlı ve porselen beyazı olan ve silmeyle de çıkmayan leke veya kabartılardır. “Lökoplazi” adı verilen bu hastalığın yaklaşık % 10 oranında ağız içi kanserine dönme olasılığı vardır ve çok sigara içilmesi bu olasılığı arttırır ve gelişim sürecini hızlandırır. Nedenleri arasında en çok görülenler olarak iyi oturmamış protezlerin veya ağız sağlığı bozuk kimselerdeki seyrek dişlerin diş etlerine yaptığı sürekli zedeleme, tütün çiğneme, sürekli olarak çok sıcak yeme ve içme sayılabilir. Erken tanı ve önlem alınması kanser gelişimini önler.
En az tanınan ve aksine sıkça görülen beyaz lekeli bir hastalık da “liken planus” adını verdiğimiz hastalıktır. Dilde, yanaklarda, damak ve dudaklarda beyaz, ağımsı, ağacımsı görüntüler yaparlar, bazan yanma, sızlama da eklenebilir. Bazen bir önce sözünü ettiğimiz “lökoplazi” adlı hastalığa dönüşebilir ve sigara içimi ve zedelenmeler bu dönüşümü hızlandırır. Kesin nedeni belli olmayan hastalıkta ruhsal etkenlerin, bazı ilaçların etkisi olabileceği düşünülmektedir. Bazı başka deri hastalıklarının da benzer ağız içi belirtileri olabilmektedir ve karışma olasılığı fazladır.
Birkaç gün gibi kısa bir zaman içinde ortaya çıkan yuvarlak veya oval, yumuşakça beyazlıklar da “Frengi” nin deri belirtileri olabilir ve bu dönem frengi belirtileri çok bulaşıcıdırlar, özellikle öpüşmeyle de bulaşabilir. Bunlar bir süre sonra üzerleri sıyrılarak yara halini alabilir. Böyle bir belirtiyi cahillik edip eldivensiz muayene eden bir hekimin evde eşine frengiyi nereden aldığını anlatması ise oldukça zor olacaktır!
Ağız Yaraları
Ağız yaraları, ağız içerisinde derin veya yüzeysel doku kaybına neden olan çoğu da ağrılı ve sızılı belirtilerdir ve hepsinin de ciddi hastalıkların belirtileri olarak dikkate alınmaları gerekir. Ağzında yaraları olanlar acı çekerler, yiyemez, içemez, zayıf düşer yine acı çekerler. Konuşamaz, gülemez, güzel sözler, şarkılar, türküler söyleyemez, sevdiğini ifade edemez yine acı çekerler. Sevdiklerini öpemez, öpüşemez hem acı çeker hem acı çektirirler.
Ağız içerisindeki derin yaralar özellikle ağız içi kanserlerini düşündürmelidir. Genellikle daha önceden var olan kırmızı veya beyaz belirtiler üzerinden çıkarlar ve hızla yayılırlar. Erken tanı ve cerrahi çıkarma kesin sonuç verebilir. Çok sık olmamakla birlikte, tüberküloz, frengi, bazı özel mantar hastalıkları gibi mikrobik hastalıklar da böyle derin yaralara neden olabilirler. Ayrıca çok seyrek görülen özel hastalıklar vardır.
Daha sık görülen ve çok karışan grup yüzeysel yaralardır. “Aft” bunların en sık görüleni olup, “ağız yarası” sözcüğünün en çok kullanıldığı hastalıktır. Etrafı kırmızı ortası sarımsı yara şeklinde olup, aniden ortaya çıkar ve 8-10 günde geçerler. Ağrılı olan hastalık, birden fazla sayıda ve sık yineleyerek seyrettiğinde çok rahatsız edici olabilir. Ayrıca çok sık yineleyen aftlar “Behçet Hastalığının” da belirtisi olabilir. Frenginin ağız içi belirtileri yara halini aldığında aftlara çok benzer sıyrıklar yapabilir ve çok yanıltırlar. Basit yanıklar, ağız içerisinde kabarcıklar ve sonra sıyrıklar yaparlar ve pek çok hastalığı da taklit ederler. Bazı ilaçlara bağlı olarak, duyarlı kişilerde yanık gibi birden ortaya çıkan ve şiddetli ağrılı olan reaksiyonlar görülebilir. Bunların şiddetli şekilleri bazen yaşamsal tehlikelere neden olabilse de genellikle kendiliğinden 15-20 gün içerisinde geçme eğilimindedir. Benzer şekilde yanığımsı yaralarla başlayan ve iyileşme eğilimi göstermeden sürekli yayılarak ilerleyen “Pemfigus” adlı hastalık bu grubun en önemli üyesidir. Aynı zamanda deride de benzer yaralarla süren hastalık, sürekli ağrılı, akıntılı ağız nedeniyle hastanın beslenmesini, sıvı alımını bozar ve çok ciddi yaşamsal tehlikeler söz konusudur.
Göz korkutan bütün bu hastalıklarda bir deri hastalıkları uzmanının erken tanı ve tedavisi hayatı yeniden yaşanabilir hale getirecektir.