“Züğürt olup düşünmektense uyuz olup kaşınmak daha iyidir” mi acaba?
Her ne kadar atalarımız böyle söylemişse de, söyleyenler muhtemelen hiç uyuz olup kaşınmamışlardır. Züğürtlüğe yeğlenecek tek tarafı, günümüzde bile zor ve uzun süreli olmakla birlikte bir tedavisinin olmasıdır (Bildiğim kadarıyla züğürtlüğün halen aşısı da yok tedavisi de).
Halk arasında “Gidişik” adı verilen hastalık, insan dostu bir böceğin katkılarıyla ortaya çıkmaktadır. Böcek insanları o kadar sever ki, bizlersiz yaşayamaz, insandan uzak günleri zindan olur ve böyle zamanlarda yaklaşık bir hafta içinde üzüntüsünden ölür.
Gözle görülemeyecek kadar küçük olan böcekler insan derisinin içerisinde bir tünel açarak yerleşir ve burada barınma, beslenme, üreme vb tüm gereksinimlerini giderir.
Şiddetli kaşıntılı olan hastalık, insandan insana aynı yatakta yatmak gibi uzun süreli temasla veya ortak kullanılan ve deriye uzun süre, temas eden çarşaf çamaşır gibi ortak kullanılan eşyalarla da bulaşabilir (Ben askerliğimi yaparken uyuz olan erlere tedavi süreci için 3 gün istirahat verilirdi, bu erlerin de uyuz bulaşığı olan atletlerini uygun karşılıklarla üçer gün istirahat için diğer askerlere sattığı anlatılırdı).
Kalabalık yerleşimlerde, yatılı misafirliklerin sık olduğu toplumlarda bulaşma olasılığı daha fazladır.
İlk kez uyuz olanlarda kaşıntı, bulaşmadan 20-30 gün sonra, daha önce geçirmiş olanlarda çok daha erken çıkar (kaşıntı böceğin atıklarına bağlı bir alerjik reaksiyon sonucudur). Kaşıntının şiddeti, yaygınlığı, gece artması ve uykudan uyandırabilmesi ve ailesel tutulum çok tipiktir.
El parmak araları, dirsekler, karın, kalça, cinsel organlar ve kadınlarda memeler en çok yerleştiği bölgelerdir. Erişkinlerde derinin kalın olduğu avuç içi, ayak tabanı ve saçlı deri tutulmaz fakat, bağışıklık sistemi iyice zayıflamış kişilerde tüm vücuda yayılabilir ve tanıyı yanıltabilir.
Ayrıca bebeklerde de ince derili olan avuç ve tabanlara yerleşim görülebilir. Hastalığın yerleştiği alanlarda yoğun kaşıntı izleri görülür, seyrek olarak da el parmak araları gibi özel alanlarda böceğin kazdığı tüneller ve su dolu minik kabarcıklar görülebilir. Aşırı kaşıntı sonucu, deride mikrop kapma ve/veya yine kronik kaşıntıya bağlı egzamalar görülebilir.
Tedavide en önemli kurallardan biri, tüm ailenin tedavi edilmesidir. Kaşıntı olmasa da bulaşma olmuş olabileceği ve kaşıntı günler sonra ortaya çıkabileceği için bu uygulama gereklidir.
Günümüzdeki tüm gelişmelere ve uzun araştırmalara karşın halen uyuzun haplı veya iğneli bir “İçten Kesici” tedavisi yoktur. Bu nedenle halen elimiz, deriye dışardan sürülen ilaçlara mahkûm durumdadır.
Uyuz böceğini öldüren ilaçlar, boyundan aşağı, tüm vücuda sürülür ve ilacın özelliğine göre 12 saat veya daha uzun tutulur ve bu süre içerisinde yıkanan her yer yeniden ilaçlanır. Eşyalar aracılığıyla bulaşmayı önlemek için çarşaf çamaşır dezenfeksiyonu gerekir. Çamaşır ve çarşaflar kaynatılabilir, kaynayamayanlar kızgın ütüden geçirilebilir veya kuru temizlemeye gönderilebilir.
Bunların yapılamadığı durumlarda eşyalar, metal veya plastik bir kaba konarak bir hafta kadar insanda uzak tutulursa bizsiz yaşayamayan hayvancıklar teker teker ölürler ve bulaşıcılık özelliği kaybolur.
Uyuzsuz ve kaşıntısız günler dilerim.