Ertuğrul Aydemir Röportajı - Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir

Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği Başkanı röportajı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

1949 doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamlayıp, 1966 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdim. 1972 yılında mezuniyetimin ardından, iki yıl askerlik hizmetimi Sarıkamış’ta tamamladım.

1974 yılında asistan olarak girdiğim Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda ihtisasımı 1977 yılında tamamladım. Aynı klinikte çalışmayı sürdürerek, 1982 yılında doçent ve 1989 yılında profesör oldum. 1995-2001 yılları arasında aynı kliniğin anabilim dalı başkanlığını yürüttüm. Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği başkanıyım ve Türk Dermatoloji Derneği, EADV, International Society of Dermatology adlı derneklere üyeyim.

Mantar enfeksiyonları konusunda son zamanlarda ne gibi gelişmeler mevcut, en sık görülen tipleri neler?

Mantar enfeksiyonu ülkemizde çok yaygın görülen bir hastalık. Özellikle ayak mantarı en sık rastlanan mantar türü, özellikle askerlik döneminde uzun süre ayakların kapalı kalması nedeni ile erkeklerde çok sık rastlanıyor. Ayak mantarlarını görülme sıklığı bakımından yine erkeklerde sık görülen kasık mantarı takip ediyor.

İki tür mantar problemi vardır, bir tanesi derinin normal açık alanlarında görülen klasik mantar, diğeri mukoza dediğimiz ağız ve cinsel organlar gibi ince ve nemli derinin olduğu alanlarda görülen maya mantarlarıdır. Kadınlarda daha sık görülür.

Toplumunun önemli bir kısmında görülen klasik mantarlar nemli ortamlarda oluşur ve özellikle erkeklerde ayakların yıkandıktan sonra kurulanmaması sonucu çok sık meydana gelir.

Mantarlar nemli ortamları severler, bu yüzden de o nemli ortamda derinin yumuşamasıyla beraber mantarlar rahat üreme sağlarlar. Mantar hastalığı kendini kaşıntı, kepeklenme ve bazen soyulma ve küçük kabarcıklar şeklinde gösterir. Tanısı zor konulan bir hastalık değildir.

Kasıklara kaşımayla, el aracılığı ile bulaşabilir ve burada halka halka kırmızı lekeler ve kepeklenmeler yapabilir. Bunların tedavisi genellikle kolaydır, dışarıdan uygulanan ilaçlarla bu tür mantarları tedavi edebiliyoruz. Son 20 yıl içerisinde tedavide oldukça başarılı gelişmeler kaydedildi ve artık günümüzde bu ilaçlar sayesinde mantar hastalığı çok kolay tedavi edilebiliyor.

Bunların dışında vücudun diğer kısımlarında görülen farklı bir mantar türü daha mevcut. Bu mantar türü daha çok hayvanlardan bulaşır ve sıklıkla kırsal kesimde hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülür.

Kentlerde de kedi, köpek gibi evcil hayvanlardan bulaşabilir. İç içe kepekli halkalar şeklinde seyreder. Bu da yine kolaylıkla tanınan ve kolay tedavi edilebilen bir mantar türüdür. Yine hayvansal kökenli olan ve inatçı bir şekilde saçta yerleşen, kırsal kesimde sıklıkla rastlanan bir mantar türü daha mevcuttur.

Halk arasında saçkıran olarak bilinen bu mantar türü bulunduğu bölgede saç dökülmesinin yanı sıra, yoğun kepeklenme ve kabuklanma ile seyreder. Bu tür mantarlarda dışarıdan sürülen ilaçlar tedavide yeterli olmazlar. Ağız yoluyla alınan birtakım ilaçlar kullanılır.

Bu tür mantarların tedavisinde de son yıllarda önemli gelişmeler oldu. Yan etki profili daha düşük ve daha etkili mantar ilaçları çıktı. 1-2 aylık tedaviler ile çok iyi sonuçlar alabiliyoruz. Saç kıranda tedaviye erken başlandığı takdirde kelleşmeyi önleyebiliyoruz

Mantarların tedaviye en dirençli tipi tırnak mantarlarıdır. Sağlam tırnakta mantarın yerleşmesi oldukça zordur. Sürekli kapalı kalma, çarpma, zedelenme gibi tırnağı deforme eden dış etkenler sonrası mantar bu bölgede yerleşebiliyor.

Tırnakta kalınlaşma ve renk değişikliğiyle kendini gösteriyor. Tırnakta kararma, sararma, yeşilimsi bir renk oluşuyor. Bu çok inatçı bir türdür. Özellikle ayak tırnağında olursa tedavi 4-5 aya kadar uzayabiliyor. El tırnağında ise en az 3 ay devam ediyor.

Tedavide ne gibi gelişmeler yaşanıyor?

Mantarların üremesini önleyen ve hatta mantarları öldüren birtakım ilaçlar mevcut. kullanıyoruz. Antinikotik veya antifungal ilaçlar mantarların üremesini durduruyor. Bir kısmı da hem üremeyi durduruyor hem de hem mantarları öldürüyor.

Mantar hastalığının tedavi sonrasındaki tekrarlama riski nedir?

Tedavi sonrası mantar tamamen kaybolur. Yalnız gölgeli leke şeklinde seyreden, açık kahverengi bir mantar türü nüks edebilir. Ancak bu tür mantarlar bulaşıcı değildir. Bu mantar türü vücutta taşınır ve uygun ortam bulduğunda ( örn. Sıcak ve nemli bir ortamda) leke olarak ortaya çıkarlar. Özellikle Akdeniz bölgesinde daha fazla görülür.

Bulaşmasını önlemek ve mantardan korunmak için neler yapmak gerekir?

Özellikle ayak ve kasık mantarında bulaşmayı önlemek için başkasına ait çorap, terlik, ayakkabı, iç çamaşırı, spor malzemesi gibi bulaşmayı sağlayabilecek üzerinde mantarı taşıyabilecek eşyalar giyilmemelidir. Bu ilk yapılması gerekendir. Mantarın bulaşmasını önlemek için bu eşyaları yıkamak yeterli değildir, ancak kaynatıldığında mantarlar ölürler.

Cinsel ilişkide mantarın bulaşması çok zor, hatta pek fazla mümkün değildir. Maya mantarı dediğimiz cinsel organa yerleşen mantar tipi bulaşabilir, o da erkeklerde belirti vermez, ortam kuru olduğu için penis üzerinde bulaşmış olsa bile göremeyebiliriz.

Eğer kadında başka bir sebep olmadan sürekli genital organ mantarı tekrarlıyorsa, o zaman eşinin de tedavisi önerilir, çünkü orada belirti vermeden sürekli taşınıyor olabilir veya da ortamı hazırlayan başka bir neden söz konusudur. Örneğin diyabet, antibiyotik kullanımı gibi nedenlerle bazen mantar oluşabiliyor. Böyle bir durumun varlığı araştırılmalı ona göre bir tedavi uygulanmalıdır.

Toplumda mantarların havuzdan bulaşabileceğine dair yanlış bir inanış vardır. Mantarlar suda yaşayamazlar dolayısıyla sudan bulaşması mümkün değildir. Ancak havuz kenarındaki basılan bölgelerde, plajda kumdan bulaşabilir. Bu alanlara çıplak ayakla basılmamalıdır.

Mantarlar nemli alanlarda oluştuğundan, mantar oluşabilecek bölgelerin kuru tutulması çok önemlidir. Örneğin, ayaklar yıkandıktan sonra iyice kurulanmalı, kesinlikle nemli bırakılmamalıdır.

Mantar hastalığı yaşam kalitesini nasıl etkiliyor?

Kaşıntı son derece rahatsız edici bir durumdur. Özellikle gün içinde ayakların kaşınması hastaya çok sıkıntılı zamanlar yaşatır. Ayrıca bu bölgeden ekstra mikrop kapılması da söz konusu olabiliyor. Mantarlı bölgede kaşıntıya bağlı olarak oluşan sıyrıklardan ve çatlaklardan bakteriler girebilir ve yılancık denilen tablo ortaya çıkabilir. Bu da bacakta şişme, ağrı ve ateş gibi belirtiler meydana getiri.

Mantarlar görüntü olarak da yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilerler. Cinsel organlarda yerleşen maya mantarları da hem kaşıntı hem de cinsel yaşamın kısıtlanmasından ötürü yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkilere yol açarlar.

Tırnak mantarı hem görüntü olarak hem de fonksiyon bozukluğuna yol açtığı için yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler. Ayak tırnağında ise hasta ayakkabı giymekte zorlanır, tırnakta sürekli ağrı hisseder.

Derneğinizden ve faaliyetlerinden biraz bahseder misiniz?

Deri ve Zührevi Hastalıkları Derneği, 1930 yılından bu yana çalışmalarını aralıksız olarak sürdüren ve temel olarak mesleki dayanışmayı amaçlayan bir dernektir.

Derneğimiz günümüzde de bu amaç doğrultusunda çalışmalarını sürdürüyor. Mesleki dayanışmanın temel amacı; yenilenen bilgilerin, mesleki ve bilimsel gelişmelerin meslektaşlarımıza sık aralıklarla ulaştırılması, meslekte gelişmenin sürekliliğinin sağlanmasıdır.

Bunun için derneğimizin en temel hizmeti TÜRKDERM (Deri ve Zührevi ve Frengi Arşivi) adlı mesleki ve bilimsel dergimizin çok uzun yıllardır, düzenli, istikrarlı ve kalitesi giderek artar biçimde çıkarılmasıdır.

Dergimiz mezuniyet sonrası mesleki eğitime çok önemli katkılarda bulunduğu gibi araştırmalar, ilginç olgular ve haberler yayınlayarak, meslektaşların birbirleriyle bağlantılarını da sağlıyor.

Mezuniyet sonrası eğitime katkı amacıyla Ekim-Mayıs ayları arasında aylık vaka toplantıları yapılıyor. Genellikle İstanbul ve çevresindeki dermatologları hedef alan bu toplantılara katılan meslektaşlarımıza hem mesleki bilgi alışverişi, tartışma ortamı yaratılmakta hem bilgiler tazelenmekte ve hem de meslektaşlar arasında kaynaşma sağlanmaktadır.

Yurt dışı derneklerle ve meslektaşlarımızla da iyi bağlantılara kurarak, meslektaşlarımıza gerek kendi toplantılarımızda gerekse de ortaklaşa düzenlediğimiz AMED, Joint Meeting gibi toplantılarda değişik ülkelerden de değerli konuşmacılar dinleterek yararlı olmaya çalışıyoruz.

Derneğimizin ileriye dönük tasarıları arasında halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme projeleri de mevcut. Açılan web sayfamızda meslektaşlar arası iletişim ve bilgilendirmenin yanı sıra, halka yönelik çalışmaların ilk adımları da var. Bu çabaların zamanla daha farklı boyutlarda da sürdürülmesini düşünüyoruz.