“Canıma tak etti bu müziç ter
Yeter Allah’ım, artık ah yeter
Bluz ıslak, kokular tüter
Bu ter bana ölümden de beter.”
Bu okuduğunuz satırlar bir genç kızın intiharından önce yazdığı son satırları olarak bir gazetemizde geçen ay yer almıştır. Geçen aybaşında biri bizden biri yurt dışından gelen birbirinin benzeri iki intihar haberi beni gerçekten çok üzdü ve etkiledi.
Her iki rahmetli de genç yaşında kızlardı ve ortak sorunlarıysa baş edemedikleri, kendilerini toplumdan soyutlamalarına neden olan aşırı terlemeleriydi. Arkalarında bıraktıkları intihar mesajlarıysa birbirinden habersiz ama birbirinin çok çok benzeriydi.
“What a destiny, what a misfortune
Everyone saw my horrible sweat,
From even moon and Neptune
Every fallen drop of sweat
Makes my heart broken and wet
On the background, a sorrowful endless tune !”
Bu haberlerin bende yarattığı etki ve üzüntü üzerine bu konuyla ilgilenmeye ve bu konuda yazmaya karar verdim. Yaz mevsiminin gelişiyle birlikte, insanların terlemeleri ve buna bağlı olarak ta yaşadıkları sorunlar artmaktadır.
Terleme, temel olarak vücudun ısı düzenlemesi görevini üstlenen bir sistemdir. Sıcak havalarda terleyerek ısı kaybıyla vücut ısısının düzenlenmesini sağlar. Toksik maddelerin atılması konusunda terin rolü çok azdır ve önemsenecek ölçüde değildir (İlkokul tabiat bilgisinde bize öyle öğretmişlerdi!).
Avuç içlerinin terlemesi ise kavramayı arttırmaya yaramaktadır. Ama koltuk altı, kasık, gibi bölgelerde vücutta yaygın olan ter bezlerinin (ekrin bezler) yanı sıra, özel bir ter bezi grubu (apokrin bezler) vardır ve işlevleri de belli değildir.
İlginç bir şekilde hayvanlarda bu ter bezleri cinsel çekicilik için özel kokular yaymaya yarar, oysa insanlarda bu kokular iticilik harikaları yaratır. Aşırı terlemenin en kötü yanlarından biri, belki de en önemlisi kötü kokulara neden olmalarıdır. Terlemeler arttıkça, terleyenlerin çevreye kötü kokular yaymaları kaçınılmaz olarak artar.
Vücuttan yayılan ve hoş olmayan bu kokular doğrudan olmasa da dolaylı olarak tere bağlıdır. Kendisi kokulu olmayan ter, deride uzun süre kaldığı zaman koku yayılmasına neden olur ve bu olay en çok ayak parmak araları, kasık, koltuk altı, meme altı vb. büklüm yerlerinde görülür.
Bu alanların sık yıkanmaması ve uzun süre kapalı kalması da kokunun dozunun artmasına neden olur. Hele bir de buna çorap ve çamaşırların sık değiştirilmemesi eklenirse kokular katmerlenerek çevredekiler için dayanılmaz bir durum alabilir ki biz doktorlar maalesef çok sık olmasa da bu durumlara rastlama şanssızlığını yaşamaktayız. Bu bölgelerde uzun süre kalan ter deriyi yumuşatarak burada var olan bakterilerin yumuşayan deriyi ve teri parçalayarak koku veren maddelerin ortaya çıkmasına neden olurlar.
Aşırı terleme koku olmasa da rahatsız edicidir, koltuk altları ıslak gömlek, tişört ve bluzlar, daha kötüsü etek ve pantalonlar çok kötü bir görünüm ve sosyal bir sorun yaratır. Ellerin aşırı terlemesi hem insan ilişkilerini (el sıkışma!), hem de gündelik yaşamı (kâğıt, kalem vb. ıslatarak) olumsuz etkiler. Ayakların aşırı terlemesi ise ayakkabı ve çorapları parçalar, yürümeyi zorlaştırır.
Bütün bu görüntü ve koku kirliliğinin ortadan kaldırılabilmesi için ilk akla gelen önlem doğal olarak terin istenmeyen bölgelerde ve miktarlarda akışının önlenmesidir, fakat terin kesin önlenmesi olanağı yoktur. Geçici süreler için ve çoğu zaman da kısmi olarak bazı tedavilerle mümkün olabilmektedir.
Önemli olan yan etkilerden korunabilmektir. Hep düşlenmiş olan bir hap yutarak sonuç alma çabaları sonuç vermemiş denenen ilaçların yan etkileri yararından fazla olmuştur. Günümüzde dıştan uygulanan bazı ilaç ve yöntemler çok yararlı olabilmektedir. Özellikle koltuk altında etkili olan ve ilk seçenek olarak yeğlenen ter önleyici ilaçlar (antiperspiran) çok kullanılır.
Denenen bir sürü ilaç arasında en etkili olan alüminyum klorid ve benzerleridir, fakat bunlar el ve ayak terlemelerinde ancak % 10-20 oranında etkilidir, diğer seçeneklerden önce yine de denemeye değer. Günümüzde hem kozmetik olarak (düşük konsantrasyonda) ve hem de ilaç olarak örnekleri başarıyla kullanılmaktadır. Kozmetiklerde bunlara ayrıca antibakteriyel ürünler ve parfümler de eklenebilmektedir.
Yeri gelmişken hemen belirtilmesi gereken nokta bu ürünlerin yan etkileri konusudur. Yan etki olarak görülebilecek tek durum içerdikleri maddelerden herhangi biriyle alerjik reaksiyon olup, bu da ancak duyarlı kişilerde egzama şeklinde kendini gösterir. Halk arasında bu konuda çok söylenen ve ciddi ölçüde inanılan bazı şehir efsaneleri vardır.
Bu ürünlerin terlemeyi önleyerek vücutta zararlı maddelerin birikimine neden olmaları efsanesi bunlardan biridir ve aslı astarı da yoktur. Bundan daha fazla sözü edilen ise bu ürünlerin meme kanserine veya Alzheimer hastalığına neden olabildikleri konusudur (En son dünya kongresinde dahi bunlardan söz edilmesi boş inanışların yalnız bizim toplumumuzda olmadığını göstermektedir).
Doğal olarak bu konularda da hiçbir kanıt yoktur ve çalışmalar hiçbir sonuç vermemiştir, yani kullanılmalarında hiçbir sakınca yoktur.
Antiperspiranların yetmediği durumlarda iki seçenek daha vardır. Basit galvanik akımla çalışan iyontoforez yöntemi özellikle el ve ayaklarda ilk seçenek olarak kullanılabilir, etkin ve zararsızdır. Fakat koltuk altında uygulanması zordur. Son seçenek ise biraz ağrılı ve pahalı olmakla birlikte botulinyum toksini enjeksiyonlarıdır. 6 ay kadar iyilik sağlarlar.
Doğal olarak sık yıkanmak, terin ve bakterilerin birikmesini önlemekte çok yararlıdır.
Nihai mesaj ise aşırı terleme tedavisi için muhakkak bir Deri ve Zührevi hastalıklar uzmanına danışarak çözüm arayın, sağda solda otta, çok da aramayın.
Sağlıklı, kokusuz günler dilerim!