Bu sorunun yanıtı eğer kesenize uygun kozmetik bulamıyorsanız ve gücünüz hiç kozmetik almaya yetmiyorsa “Evet” olabilir. Fakat ekonomik gerekçeleri devre dışı bırakırsak kozmetiklerin hiç de sanıldığı ve korkulduğu gibi zararlı olmadıklarını bilmek gerekir.
Güzellik kavramının en önemli öğelerinden biri olan kadın teni, duru, parlak, gergin, pürüzsüz, sarkıksız, lekesiz, kaymak gibi tüysüz, zevke göre, modaya göre mermer gibi veya bronz gibi olmalı, bir bakan dönüp bir daha bakmalıdır. Gözleri ceylan, dudakları gonca, burnu hokka gibi olmalıdır.
Bütün bu abartılı dileklerimizin gerçek olabilmesi için derinin çok iyi korunması gerekir, bakımının yapılması, güzel yanlarının ortaya çıkartılıp, kusurlarınınsa kapatılması kadınlarımızı bu ideal görüntüye daha da yaklaştıracaktır
Bu konuda en büyük yardımcılarımızdan bir tanesi kozmetiklerdir. Yani kadınların savaş boyaları! İletişimin artmasıyla birlikte kozmetik kullanımı gereksinimi de artmıştır.
Kozmetik kullanımında amaç güzel olan yanların daha da göze çarpar, dikkati çeker hale getirilmesi ve akne, vitiligo, şarap lekesi, dev nevuslar, yara, yanık izleri vb. kusurların da kapatılarak görüntünün düzeltilmesidir. Derinin beden imaj algılamasındaki çok önemli yerinden dolayı, derisinde kusurları olan insanlar, ciddi iletişim sorunları yaşarlar, zaman zaman toplumdan kaçar, içlerine kapanır, depresyona sürüklenebilirler.
Pozitif vücut imajı özgüvenin artmasında ve toplumda başarılı olunmasında çok önemli bir yer tutar. Bu konuda Aristo’nun “Güzellik, pek çok tavsiye mektubundan daha büyük bir tavsiyedir” sözleri bu davranışların amaca uygunluğunun eski ve güçlü bir kanıtı gibi durmaktadır.
Sappho ise daha da ileri giderek “Güzel olan iyidir” demiştir. Bu anlayışın örneklerini eski Türk filmlerinde görmekteyiz. Buradaki kadın kahramanlar hep, içinin güzelliği yüzüne vuran, güzel, duru, taze, temiz, günah sayfası bembeyaz, namusu mücessem ve illaki bakire kızlardır.
Kozmetikler, kişinin kendisini yalnız kendisinin değil, başkalarının algılamasında da etkili olmakta ve toplum içindeki statülerini, saygınlıklarını değiştirmekte, olumlu yönde etkilemektedir. Kozmetiğin uygulanması hastanın depresyondan kurtulmasında dahi yararlı olabilir. Hep kadınlar dememize bakmayın, günümüzde erkekler de artık kozmetiklerden yeterince yararlanmakta ve birer kozmetik tüketicisi olma yolunda ilerlemektedirler.
Kozmetiklerden kaynaklanabilecek, bilinen en önemli zararlı etki, “Egzama” adını verdiğimiz hastalıktır. Kozmetiklere bağlı egzamalar çoğu kez alerjik egzama türündedir ve bu tür egzama yalnızca kişisel yatkınlığı bulunan kişilerde görülür. Kişisel duyarlığı olmayanlar içinse hiç tehlike yoktur ve rahatlıkla kullanılabilir. Duyarlığı olan kişilerde ise kozmetiklerin en çok boya, antiseptik ve parfümlerine karşı egzama gelişir.
Bunun dışındaki ürünlerle bu olasılık çok çok azdır. Başta kolonya da dahil parfümler olmak üzere sınırlı bir grup madde ile de güneş ışınları altında hafif reaksiyonlar ve bazen lekeler ortaya çıkabilir. Çok yağlı ürünlerin, yüzümüz gibi, sivilceye yatkın alanlara sürekli olarak sürülmesi sivilce gelişimini tetikleyebilir veya var olanı arttırabilir.
Bunların dışında kozmetiklere bağlı olarak geliştiği söylenen zararlı etkilerin hiçbirinin geçerliliği yoktur. Bunları örnekleriyle görmekte yarar var sanırım:
- Şampuan, jöle, saç kremi, sprey, briyantin ve benzeri saç ürünlerinin hiçbiri saç dökmez.
- Kozmetikler kıl çıkarmazlar ister yağlı ister yağsız kremler veya diğer ürünlerin hiçbiri kıllanma yapmazlar. Eğer böyle bir özellikleri olsaydı bunları kellik tedavisinde bir güzel kullanırdık.
Bu konuda yanılgıya neden olan, ilaç kavramıyla kozmetik kavramlarının, dolayısıyla da ilaç ve kozmetiklerin zaman zaman karışmasıdır. Kortizon adı verilen maddeyi içeren bazı krem, yağlı krem ve pomat şeklindeki ilaçlar uzun süre kullanılırlarsa gerçekten kıllanmaya neden olabilirler.
Yanlışlık bunların çok güzel taşıyıcı bazları nedeniyle kozmetik yerine, kozmetik gibi kullanılmasında ve eşe dosta önerilmesindedir. Kesinlikle doktor kontrolü dışında kullanılmamaları gereken ilaçlardır.
- Özel olarak soyucu amaç taşımayan kozmetikler kaşındırmaz, kızarıklık, lekelenme vb. yapmazlar. Deri soyucu nitelikleri olanlar (yaşlılık karşıtı olanların önemli bir kısmı) için ise bu özellik doğaldır ve kişiler bunları bilerek kullanırlar.
- Kozmetikler, deriyi kırıştırmaz, yaşlandırmazlar.
İnsan görünümünün çok önem kazandığı günümüzde, güzel, alımlı, bakımlı görünmenin işe alınma ve yükselmelerde, hatta yönetici atanma ve seçilmelerde dahi ne kadar etkili olduğunu düşünerek gerektiği zaman çekinmeden kozmetik ürünlerden yararlanılabilir. Görünümün düzeltilmesi, kişinin öz güvenini arttırma yönünden de çok önemlidir.