Bebek Bezi Dermatitleri ve Pişikler - Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir

Bebek Bezi Dermatitleri ve Pişikler Bebek Bezi Dermatitleri (Diaper dermatitleri): Bez bağlanan genellikle bebek veya çocuk, fakat daha seyrek olarak erişkinlerde de (idrar ve dışkı kaçırması olanlarda) görünen ve bez bölgesine sınırlı, bezin temas ettiği alanlarda görülen iltihabi bir tablodur. Bebeklerin üçte birine yakınında ve genellikle de 6.-12. aylarda daha sık görülür, en erken dört günlük bir bebekte görülmüştür.

Irk ve cins ayrımı yoktur. Çocuk bezi dermatiti, aynı zamanda çocuk beziyle temas eden alanlarda görülen bütün egzamaları da kapsayan bir terimdir.

Dünyada değişik sıklık oranları verilmiştir, % 6 – 50 arasında değişmektedir. Yeni geliştirilen, süper emici jel merkezli çocuk bezlerinin kullanımıyla bu oranlar hızla azalmaktadır.

Bebek Bezi Dermatitleri ve Pişikler Bezin altında kalan bölgede özellikle nem ve sürtünme, bunun yanı sıra biriken idrar ve dışkının etkileriyle oluşan bir tahrişe bağlı temas dermatit olarak tanımlanır. Bezin sık değiştirilmemesi olayın rastlanma olasılığını ve şiddetini arttırır.

Bebeklerin bezlenmediği toplumlarda diaper dermatitinin görülmemektedir. Buharlaşamayan nem deri tarafından emilir nemli bir şişlik gelişir, kuru derinin birbirine veya başka bir yüzeye sürtünmesi derinin doğal direnci nedeniyle sorun çıkarmazken, nemli ve su emmiş deri sürtünme sonucunda kolayca zedelenir ve tahriş olur, burada deriyle bezin sürtünmesi ilk plandadır.

Derinin tahriş edicilerle geçirgenliği arttığı gibi, ter ve suyla uzun süre temas dahi irritasyon nedenidir. Yerleşim özelliği de temelde bu sürtünmeye bağlıdır. İrritasyonda uzun yıllar birincil rolün amonyağa bağlı olduğu düşünülmüştür, çocuk bezinin amonyak kokması, yeni doğanda günlük idrar sayısının çok fazla olması (20<), bunun kanıtı gibi gösterilmiştir.

DD’deki amonyak kokusu, idrardaki amonyak ve bebek dışkısındaki amonyak üreten bakteriler de bunun kanıtı gibi görülmekteydi. Amonyak bu dermatitin ilk nedeni değildir. Deride amonyağın irritasyon etkisi gösterilememiş, amonyağın hassaslaşmış deride ancak tahriş edici ve tabloyu alevlendirici olarak etki ettiği düşünülmeye başlanmıştır.  Dışkıdaki bazı enzimler de idrar ve dışkı yoluyla gelen ortamdaki üreyi parçalarlar. (Bunlarda karışık flora, anne sütüyle beslenenlerde ise gram (+) flora).

Diyare durumunda (antibiyotik kullanımı da dahil) barsaktan geçişin hızlı olması nedeniyle dışkıdaki sindirime ait enzimler artar ve bunlar da tahrişi arttırır. Biyotin ve çinkodan fakir beslenen çocuklarda da ilk bulgu diaper dermatiti olabilmektedir. (3)

Mikroorganizmaların birincil rolleri yoktur fakat, zedelenmiş deriden kandidalar (maya mantarları) ve bakteriler kolay girerek enfeksiyona neden olabilir ve tabloyu şiddetlendirirler.

Üç günden daha uzun süren bez dermatitlerinde tabloya sıklıkla kandidaların eklendiği kabul edilir. Bebeğin altını sık değiştirmemek, tahriş edici ürünlerle ve sıkça, abartılı temizlemek tahrişi arttırır.

Karakteristik yerleşim alanları idrarın ve bezin değdiği alanlardır. Kalçalar, cinsel organların dış kısımları, uylukların gövdeye yakın kısımları, karın alt kısımları ve bel bölgesi tutulabilir.

Tipik özellik deri kıvrımlarının etkilenmemesidir. Başlangıçta deri kuruluğu şeklinde görülebilir. Bunu kızarıklık ve hafif nemlenme izler. Hafif tiplerde birkaç gün içerisinde kendiliğinden iyileşebilir, çok şiddetlendiğinde sıyrık ve yaralar gelişebilir. Kumaş bez kullananlarda ve uzun süren ishali olanlarda daha fazla görülür.

72 saati aşan bez dermatitlerinde kandida varlığı kesin kabul edilir ve bez dermatitli bebeklerin % 80’ine yakınında saptanır. Kandida şiddeti arttıkça lezyon şiddeti de artar.

En çok “İntertrigo=Pişik” ile karışır. İntertrigo özellikle büklüm yerlerini tutan, nemli soyulmanın hâkim olduğu bir hastalıktır. Bunda da nemlenme ve sürtünme esastır, ama sürtünme iki deri yüzeyi arasındadır. Belirtiler de bu alanlarda görülür. Yine ıslak kalmaya bağlı olarak bebeklerde sık görülür. Bunlarda da 2-3 gün gecikilirse kandidalar ve bakteriler eklenip, sulantılı ve iltihaplı yara haline getirebilirler.

Tedavi:

Aktif dönemde: Alanın kurutulmaya çalışılması esastır. Bunun için basit sulu pansumanlar, spreyler, Günde 2-3 kez çok yararlıdır. Ayrıca hem mantarları hem bakterileri etkileyecek hem de tahrişi ve iltihabı azaltacak ikili etken madde içeren kremler kullanılır. Tuvalet eğitimi tamamlanmasıyla bez kullanımına gerek kalmadığında şikâyetin ortadan kalkacağı aileye anlatılmalıdır.

Önleme:

Bez bölgesinin kuru tutulması, bezin yeni doğan döneminde saatte bir, sonra 2 saatte bir değişimi sağlanmalıdır (özellikle ishali olan çocuklarda ve yenidoğanlarda). Normal bebeklerde 3-4 saate çıkılabilir. 10-12 saatlik bir uykuda en az bir kez değiştirilmelidir.

İdrar veya dışkılamadan sonra ise hemen değiştirilmeli. Deriye sıkıca yapışmalarını önlemek için tam uygun bedende veya daha iyisi bir beden büyük bez kullanılmalıdır. Gün içi bir süre bezsiz kalması, sağlanmalı, yeni doğanlarda uykusuz olduğu dönemlerde açık bırakılabilir. Daha sonraki aylarda hareketlendiğinde de oyun oynarken açık bırakılabilir.

Bezin sık değişmesi kadar kalitesi de önemlidir. Tek kullanımlık bezin olmadığı, kumaş bezlerin yıkanıp yıkanıp kullanıldığı dönemleri yaşamış biri olarak bu konuda yeterli deneyim ve bilgi sahibiyimdir.

Bunlarda, emdikleri idrar ve dışkıyı, hapsedemedikleri için, ısı ve nem miktarında, dışkı enzimlerinin miktar ve aktivasyonunda artışla tahriş ve bez dermatiti çok görülürdü.

İyi kalite, süper emici tek kullanımlık çocuk bezi kullanımı çok yararlıdır. Gelişmiş ülkelerde tek kullanımlık bez kullanımı % 90’lara ulaşmaktadır. Bu bezlerin deriye temas eden kısmında genellikle polipropilen denilen geçirgen bir tabaka vardır, bu tabaka sıvıyı içeri aktarır.

En içte çocuk bezi teknolojisindeki en önemli gelişme olan poliakrilat polimerleri bulunur. 1980’li yılların ortasında bulunan bu madde sıvı temasıyla jel oluşturarak ağırlığının 80 katı kadar sıvı tutabilir. 12 saate kadar kuru kalmayı sağlayan mükemmel bezler geliştirilmiştir.

En dıştaki tabaka ise dışarı sızıntıyı engeller. Bu ürünler sayesinde hastalık büyük ölçüde engellenebilmektedir. Yeni bir bez çeşidi ise mikroporlu nefes alabilen ürünlerdir.

Bunlarda sıvı sızıntısı olmamakla birlikte su buharlaşabilir. Bu yeni nefes alan bezler daha az kapanma, nemlenme yapar, normal deri nemini korur, sürtünme ve yaş soyulmayı ortadan kaldırır, kandida gelişmesini engeller. Bugün ise bezin deriye temas eden kısmında aloe vera, vazelin ve çinko oksit kullanımıdır. Bunlar kontrollü olarak deriye salınır ve bariyer görevine destek olarak DD gelişimini önlemede ek destek sağlar.

Ayrıca bazı modern bezler ıslaklık göstergesi taşımaktadır. Bez üzerinde yer alan gösterge, bez sıvı ile temasa geçtiğinde sarıdan mavi renge dönüşerek anneleri uyarmaktadır.

— Her bez değişiminde irritanlar azaltılmalı, bez bölgesi su ile temizlenmeli, sonra nazikçe, sürtmeden, tamponlama şeklinde kurulanıp bir süre açık bırakılmalıdır. Sabun kullanılmamalı, deterjanlardan kaçınılmalıdır. Suda çözünen (Y/S) bir kremle temizlemek çok yararlı olabilir irritasyonu çok azaltır. Kokusuz ve alkolsüz ıslak kâğıt mendiller olabilir, bunların irritasyon özelliği azaltılmış bazı yeni tiplerinin çok düşük irritasyon riski olduğu çift kör bir çalışmayla gösterilmiştir. Pamuklu giysiler giydirilmeli veya minimal katkı içeren ürünler kullanılmalı.

— Deri üzerinde bariyer oluşturan nemlendiriciler bebeğin altı her değiştirildiğinde kullanılmalı. Bunlar hem yüzeyde teması, sürtünmeyi engelleyici tabaka yapar, hem de hücreler arasında harç pozisyonundaki lipidlerin yerini de kısmen alarak derinin direncini arttırır, su kaybını azaltır. Bu amaçla çinko oksit, dimetikon, lanolin veya vazelin içeren ürünler tercih edilebilir.

Çinko oksitli ürünler kalın tabaka uygulandıysa bir sonraki sefer tamamen temizlemek için çabalamaya gerek yoktur, çok zor çıkarlar ve etkinlikleri sürer. Topikal sukralfat da bariyer amaçlı kullanılabilen diğer bir tedavi seçeneğidir. Bariyer olmanın yanı sıra safra asitleri ve pepsini de nötralize edebilir. Aynı amaçla diğer antiasitler de denenmiştir. Çinko oksitin altına da uygulanabilir. Vazelin emdirilmiş bezler de bariyer görevini kısmen sürdürebilir.

Pudralar ise yalnızca tamamen kuru, sağlam deride kuru tutmak ve sürtünmeyi önlemek amacıyla kullanılır.