Egzama Tedavisi - Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir

Egzama Tedavisi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

“Egzama” terimi geniş kapsamlı bir terim olup, kaşıntılı ve yangılı (kızarık, şiş) değişik görünüşte ve değişik nedenlere bağlı bir grup hastalığı kapsayan bir terimdir, “dermatit” terimi de eş anlamlı olarak kullanılır. En çok tanınan grup deriye dıştan değinen maddelere bağlı gelişen Egzamalar olup, “kontakt dermatit” adıyla anılırlar. Bu isim altında nedenlerine bağlı olarak iki grup egzama vardır: Allerjik kontakt dermatit ve tahriş kontakt dermatit.

Allerjik Kontakt Dermatit

Allerjik kontakt dermatit, kişisel duyarlığı olan insanlarda, duyarlandırıcıların deriye dışarıdan değinmeleri sonucunda ortaya çıkan, özgün bir alerjik mekanizmaya dayalı, çok kaşıntılı ve sık rastlanan bir Egzama çeşididir. Dünyanın her tarafında yaygın olarak görülebilir.  Duyarlandırıcının deriyle ilk değinmesinde reaksiyon görülmez, İki haftalık bir tanışma süreci sonunda yeniden aynı antijenle yeterli yoğunlukta değindiğinde 24-48 saat içerisinde reaksiyon gelişir.

Allerjenler: Bugün için bilinen 3000’e yakın allerjen vardır. Sık rastlanan allerjenler arasında şunlar sayılabilirler: Metallerden nikel, krom, kobalt,  civa, alüminyum, parfümler, kozmetikler, boyalar (parafenilendiamin), ilaçlar (neomisin, sülfonamidler, rivanol, benzokain).

Eğer yeterli miktarda allerjenle, yeterli sürede değinme söz konusuysa, ilk önce kaşıntıyla birlikte canlı kırmızı ve net sınırlı bir alan ve ödem  gelişir (akut Egzama). Değinme yetersizse çok hafif bir kızarıklık vb ile görünüp iyileşebilir.    Tekrarlar arttıkça kızarıklığın sınırlarının netliği azalır ve yangı değinme alnının dışına taşmaya başlar.   Bunları minik su kabarcıkları izler ve kaşıntı giderek artar.  Kabarcıklar kendiliğinden veya kaşıma etkisiyle açılırlar, sulantı ve daha sonra bunların kurumasıyla kabuklar oluşur, soyulmalarla sakin bir döneme geçilir, sonra da iz bırakmadan iyileşir.   Eğer iyileşmede gecikme varsa allerjen alandan uzaklaşamamış veya yeni değinmeler var demektir.   Akut tablonun sık sık yinelemesi sonucu veya düşük miktarlarda allerjenle sürekli değinme sonucunda kronik allerjik kontakt dermatit ortaya çıkabilir.   Deri kuru, kalınlaşmış olup, üzerinde kepekler ve çatlaklar görülebilir.

Yerleşime göre neden olan maddeler hakkında fikir sahibi olunabilir: 

-En sık ellerde görülür: Öncelikle meslekle ilgili maddeler (çimento, lastik eldiven, boya vb).

-Yüz: Doğrudan yüze uygulanan parfümler, kozmetikler, ilaçlar veya eller aracılığıyla yüze bulaşan tırnak cilası, kozmetik ve mesleki malzemeler de olabilir (Bu durum en çok göz kapaklarında görülür).

– Boyunda yine takılar, parfümler, eller aracılığıyla gelen maddeler düşünülmelidir.

-Gövde: Elbise boyaları, parfüm, nikel toka vb, ceplerdeki bozuk para, anahtar vb maddeler, ilaçlar, lastik vb akla gelmelidir.

-Koltuk altında ter önleyiciler, deodoranlar, elbise boyaları sıktır.

-Anogenitalde parfüm, antiseptikler, lokal anestezikler, ilaçlar, prezervatif, tuvalet kağıdı, hijyenik pedler sık rastlanan allerjenlerdendir.

-Ayaklar:  Ayakkabı ve çorapların boyaları, yapışkan veya sabitleyiciler, yerel ilaçlar sık reaksiyona neden olurlar.

-Yaygın bir tutulum söz konusuysa, buharlaşan maddeler, duyarlanılmış allerjenlerin ağız yolu veya yaradan emilim vb yollarla sistemik emilimi akla gelmelidir.  Neden olan allerjeni saptamak için “yama” testi denilen bir test yapılır.  Allerjenin azatılmış standart miktarları deriye uygulanarak alan 48 saat kapanır ve sonra test yeri değerlendirilir.   Tedavi için muhakkak bir dermatoloğun yardımı alınmalıdır.

İrritan Kontakt Dermatit (Tahriş Egzaması)

Asitler, alkaliler gibi tahriş edici maddelerin deriye değinmeleri sonucunda alerjik olmayan, doğrudan bu maddelerin tahriş gücüne bağlı bir yangı ve dermatit gelişir, bu her insanda gelişebilir, özel yatkınlık gerektirmez. Yeterli yoğunlukta, yeterli miktarda ve yeterli süre temas sonucunda akut irritan dermatit gelişebilir ki bunun diğer adı kimyasal yanıktır. Kızarıklık, şişme (ödem) minik su kabarcıkları, daha şiddetli olanlarda yanık baloncukları daha ötesinde derin yaralar (ülser) gelişebilir, dakikalar içinde veya birkaç saat içinde ortaya çıkar, allerjik reaksiyonlarda gelişen kaşıntının aksine, ağrı ve yanma ön plandadır. Daha çok karşılaştığımız ise düşük konsantrasyonlu ve düşük miktarda  irritanlarla, genelde kısa süreli fakat yineleyen değinmelere bağlı olan kronik irritan dermatittir. Kronik tahrişte kimyasallar kadar, mekanik irritasyonlar da (sürtme, çarpma) etkili olabilir. Kuru deri, kalın deri ince deriye göre daha dirençlidir.

En sık rastladığımız tipi “El dermatiti=ev hanımı Egzaması”, parmakların iç tarafları ve avuçlarda sıklıkla, sabun, deterjan gibi alkali çözücülerle uzun süreli temas sonrasında gelişmektedir. Uzun süreli değinmelerde başlangıçta aylar, yıllarca belirti olmayabilir, organizma bir eşik düzeye kadar bütünlüğünü korumaya gayret eder, sonra hasta solak değilse sağ el baş ve işaret parmaklarından başlayarak ilerler. Görülen durum, kuruma, çatlama, soyulma ve çatlaklar şeklindedir. Bu dönemde “mantar hastalıklarıyla ” karışabilir, özellikle bulgular tek eldeyse şüphelenmek gerekir.

Benzer görüntüyü biraz kızarıklıkla birlikte el sırtında gördüğümüzde sık el (hem de uzun sürelerle !) yıkamaya bağlı bir irritan dermatitin düşünülmesi gerekir. Bu derece hasar yapabilecek el yıkamalar ancak takıntılı kişilik yapılarıyla mümkündür.  Bu hastalar el yıkamalarını tamamen doğal ve kaçınılmaz olarak kabul eder ve savunurlar, her para, kapı tokmağı, otobüs tutacağı, merdiven kolları vb temasından sonra yıkanması gerektiğini düşünürler. Bu durumda dermatolojik tedavi yanı sıra muhakkak bir psikiyatrik destek alınması gerekir.

Atopik Dermatit

Nedeni kesin belli olmayan bir tablo olup, “atopik zemin=atopik bünye” dediğimiz kalıtsal (%70 aile öyküsü) bir zemin üzerinde (imalat hatası !), dış etkenlerin etkisiyle ortaya çıkan, sürekli yineleyen, kaşıntılı ve yangılı ataklarla karakterize çok nedenli bir hastalıktır. Atopik kişilerde, atopik bünyelerde allerjik nezleyle birlikte en çok görülen tablodur. Astım daha seyrek görülür.

Derinin yapısındaki yağlarda bazı eksikliklerin ve yapı bozukluklarının deride kuruluğa neden olduğu düşünülmektedir, deriden su kaybı artar, su tutulumu azalarak kuruluğa, çatlamalara yol açar.   Derinin set görevi bozulur, kaşıntı eşiği düşer ve kaşıntı artar, Geçişi artan allerjen, tahriş edici maddeler ve mikroorganizmaların  reaksiyonu başlattığı düşünülmektedir. Deri belirtilerinde gerçek anlamda alerjik etkilenmenin yeri oldukça azdır.

Besinlerle tetiklenme ilk iki yaşla sınırlı olup,  AD’li bebekler ve çocukların % 40’ına yakınında görüldüğü bildirilmektedir (buğday, yumurta, süt, balık, yer fıstığı).

Genellikle 2-6 ay civarında başlamakla birlikte herhangi bir yaşta da başlayabilir.  Oğlan çocuklarında biraz daha fazladır.  Şiddetli kaşıntı en belli başlı özelliktir, atak dönemlerinde kızarık, su kabarcıklı, sulantılı belirtiler, müzmin dönemlerde deride kalınlaşma ve kaşıntı izleri tabloya hakimdir

Bebeklik döneminde başlangıç genellikle yüzde olur,  fakat herhangi bir alan da tutulabilir.  Yüzde her iki yanakta, palyaço makyajını andırır biçimde yuvarlak kızarık, ince kepekli veya atakta sulantılı lekeler görülür. Bazen baş, boyun ve vücuda da yayılabilir. Bu dönemde başta görülen yapışık kepekler de  (halk arasındaki adıyla “konak”),  seboreik dermatit görüntüleri de atopinin bir uzantısı olabilir. Genellikle ilk iki yıl içinde bu tablo gerilerken, tamamen hastalıktan kurtulma olabildiği gibi, şekil değiştirerek diğer belirtiler kendini göstermeye başlayabilir de.  Çocukluk döneminde diz, dirsek, el sırtı gibi dışbükey yüzlerde özellikle travmayla tetiklenen küçük, kaşıntılı kabartılar tipiktir.  Bunların yanı sıra erişkin döneminde görülen deri kalınlaşmalı belirtiler özellikle diz ardı ve dirsek önü gibi büklüm yerlerinde görülür. Ergenlik döneminde de  % 50 kadarı doğal olarak iyileşir. Erişkin döneminde ise özellikle yine büklüm yeri yerleşimli olmak üzere kaşıntı ve kalınlaşma tabloya hakimdir.  Çok şiddetli ve sürekli kaşıntı çok tipiktir. Gerek çocukluk ve gerekse erişkinlik yaşlarındaki kronik el Egzamalarının çoğunluğu da bir AD ifadesi olabilir. Kesin tanı için kronik kaşıntı, tipik yerleşim ve aile öyküsü genellikle yeterlidir.

Tedavi erişkin ve çocuk hastalarda pek değişmemektedir. Tetikleyicilerden kaçınılmalıdır: Besinler yalnız ilk iki yaş için geçerlidir ve tartışmalıdır. Aşırı, sık, sıcak banyo yapılmamalıdır. Çözücüler, tahriş ediciler kullanılmamalı veya çok seyrek ve dikkatli kullanılmalıdır. Yünlü giysiler şiddetli tahriş ve kaşıntı yaptıkları için, sentetik giysiler de terlemeyle kaşıntıya neden olduğu için giydirilmemelidir, pamuklu giysiler idealdir. Aşırı soğuk ve sıcaktan kaçınılmalıdır. Enfeksiyonlar ve allerjenlerin etkileri saptanırsa engellenmelidir.

Nemlendirme, önleyici olarak  bu hastalarda ilaçla tedavi kadar yararlıdır. Nemlendiriciler günde 2-3×20 dk. Banyo veya küvette yatmadan 2-3 dakika sonra uygulanmalıdır. Yerel veya yetmezse sistemik tedaviler denenebilir, muhakkak bir dermatolog eliyle tedavi edilmelidir, çocuk doktoru veya alleji uzmanı yeğlenmemeli, ancak dermatolog gerekli görürse başvurulmalıdır.

Seboreik Dermatit (Seboreik Egzama)

Seboreik dermatit, toplumda %2-5 oranında görüldüğü bildirilen, fakat hafif şekilleri çoğu kez doktora başvurmadığı için gerçekte sıklığının çok daha fazla olması gereken, kesin nedeni belli olmayan, belli yerleşimleri olan,  kızarıklık ve ince kepeklerle  ve kaşıntı, batmalarla kendini gösteren bir hastalıktır. Yatkın alt yapısı olanlarda Malassezia furfur adlı, derimizin ömür boyu konuğu olan bir mantarın tetiklemesi söz konusudur. Yoğun ruhsal stres ve bağışıklık sisteminin baskılandığı bir çok durumda artar ve yayılır.

Genellikle ergenlikten sonra ortaya çıkar ve uzun yıllar artma ve azalma dönemleriyle sürer.  Saçlı deri, kaş, burun yanak oluğu, dudak, kulak içi ve arkası, daha az olarak da göğüs ortası ve sırtta yerleşir. Daha da seyrek olarak farklı biçimde büklüm yerlerinde yerleşebilir. Genellikle kızarık zeminde yağlı, sarımsı kepekler görülür, kaşıntı, yanma, batma hissi olabilir. Saçlı derinin kepeklenmesi d), seboreik dermatitin hafif bir şeklidir.

Genelde yerel tedavi yeterli olup, hafif tiplerde basit yıkama, nemlendirme dahi yararlı olabilmektedir. Saçlı deri tutulumunda hafif ve orta tiplerde şampuanlar yeterli olabilmektedir. Amaç süreklşi bakımla, olabildiğince hastalığın ortaya çıkışının önlenmesidir, köünde yok etme kavramı söz konusu değildir.

Dizidroz

Yine nedeni belli olmayan, ani ataklarla yılda bir iki kez yineleyen bir olaydır. Karakteristik özelliği el parmak yan yüzlerinde, daha az olarak avuçlarda, el sırtı ve ayaklarda da görülebilen şiddetli kaşıntılı, derin yerleşimli su kabarcıklarıdır, kızarıklık pek görülmez. Muhakkak bir dermatoloğa görünmek gerekir.