Deri Hastalıkları Tedavisi - Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir

Deri Hastalıklarının Tedavisi Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Deri kanserleri deyince, doğrudan deri hücrelerinden kaynağını alan kanser tipleri anlaşılır, en sık görülen kanser gruplarındandır.  Bunların yanı sıra lenf kanserleri, damar kökenli kanserler, deri ekleri (ter ve yağ bezleri, kıl kökleri)  kanserleri de seyrek olarak görülebilir. % 90 oranında güneş ışığının bir parçası olan UV etkisiyle çıkarlar. Beyaz ırkta sık olup, zenciler ve sarı ırkta daha azdır.

BEN’ler ve Ben Tedavisi

“Ben” sözcüğü, yaşamdaki en önemli sözcüklerden biridir. Bedensel kimliğimizi ifade ettiği gibi ruhsal kimliğimizi, dürtülerimizi, megalomanilerimizi de ifade eden, derin anlamları olan, psikiyatri biliminde ve edebiyatta da çok önemli yeri olan bir sözcüktür.

Oysa deri üzerindeki “ben”lerden söz edildiğinde anlamı da, yerleşimi de bu kadar derin değildir. Halk arasında derideki pek çok oluşuma “ben adı verildiği halde bizim için önemli olan benler, renk hücrelerinin (Melanosit) biraraya gelerek oluşturduğu açık kahverenginden-gri veya siyaha kadar değişebilen renkteki oluşumlardır. Bazan deri düzeyinde bazan kabarık olabilirler.  Bu benleri önemli kılan deri üzerinde görülen kanserlerin en habisi olan “Malin Melanoma” adlı kansere dönüşebilmesidir. Malin melanomun yaklaşık üçte biri benler üzerinden gelişmektedir. Bu benlerin bir kısmı doğumsal iken, bir kısmı da sonradan ortaya çıkabilir. Halk arasında doğumsal olanların emniyetli olduğuna dair bir kanı varsa da bu tamamen yanlıştır. Aynı tehlike doğumsal olanlarda da vardır, hatta bazılarında biraz daha fazladır.

Doğumsal olanların bir kısmı büyük boyutlarda ve kabartılıdır (Dev nevus). Bunlarda kanserleşme oranı daha fazladır ve çok dikkatle izlenmelidir. Çarpma, vurma, kesme ve benzeri zedelenmeler, her türlü benin kanserleşme olasılığını arttırır.  Sonradan oluşan benlerin, gelişiminde kalıtsal zeminin yanı sıra en önemli etken güneş ışığıdır. Özellikle kısa sürede alınan yüksek doz güneş ışını ve oluşan güneş yanıkları ben artışını hızlandırdığı gibi, kanserleşme olasılığını da arttırır. Her bir güneş yanığı tehlikeyi daha çok arttırır ve özellikle çocukluk yaşlarındaki güneş yanıkları daha tehlikelidir.  Bu nedenle benlerin artış ve kansere dönüşünü engellemek için güneşten iyi korunmak gerekir, özellikle de ilk on yaştaki koruma çok önemlidir. Genellikle 0.5 cm’in üzerindeki benlerde tehlikenin olduğu ve boyut büyüdükçe tehlikenin arttığı kabul edilir. Benlerin bir Deri Hastalıkları Uzmanı tarafından görülüp değerlendirilmesi gerekir. Var olan benler üzerindeki hızlı değişiklikler, olumsuz bir değişimin habercisi olabilir. Özellikle 1-2 ay içerisinde olan hızlı değişiklikler önemlidir. Hızlı büyüme, hızlı renk değişiklikleri ve hızlı şekil değişiklikleri ciddi uyarıcı belirtilerdir. Ayrıca benin üzerinde bir kanama, şişme, kızarma, şiddetli kaşıntı da uyarıcı belirtilerdir. Bu tip değişiklikler görüldüğünde hiç vakit geçirmeden bir Deri Hastalıkları Uzmanına görünmek gerekir. Şüpheli olan ben hemen cerrahi olarak çıkarılıp tetkik edilmelidir.  Halk arasında çok yanlış bir şekilde yerleşmiş olan bir kanıya göre benlerin aldırılmasının tehlikeli olduğu düşünülür.  Tamamen yanlış bir düşünce olup, çıkarılan benin kişi için hiçbir tehlikesi olamaz.  Aksine, melanomların erken yakalanması kişinin hayatını kurtarabilir. “Ben”lerimize dikkat edelim.

Bazal Hücreli Karsinom

En sık gözlenen deri kanseridir, bunun yanı sıra çok yavaş büyüyen ve pratik olarak metastaz yapmayan bir tümördür. Seyri çok yavaş olup BHK nedeniyle yaşamın tehlikeye girmesi pratik olarak olası değildir. Eğer bir gün Hızır Aleyhisselam karşınıza çıkar da “evladım senin kaderinde bir kanser var ama sen çok hayır işlemişsin, kendi kanserini kendin seç” derse, seçebileceğiniz bir kanser türüdür. Yalnız seçme formunu doldururken alt tiplerden “morfeiform veya sklerotik” tipi işaretlememeye dikkat etmek gerekir. BHK’nın, hücresel kaynağı, kıl folikülü çevresindeki olgunlaşmamış deri hücreleridir.

Gelişiminde toplam UV dozu (güneş ışığının bir bölümü) etkisi önemlidir, fakat bunun kadar veya belki daha fazla olarak, yineleyen, aralıklı güneş yanıkları da zemin hazırlar.  Bağışıklık baskılanması, açık ten (deri tipi I veya II) ve çocuklukta baloncuklu güneş yanığı BHK gelişimi için risk faktörleridir.

Genelde 50 yaş üzerinde görülmekle birlikte seyrek olarak daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülür.  Çiftçiler, gemiciler, inşaat işçileri risk grubudur.

%80-90 yüzde yerleşir, yüzü gövde ve daha sonra kol, bacak izler. Ağız içi ve cinsel organ iç yüzleri gibi pembe, ıslak ve farklı bir deri uzantısı olan mukozalarda hiç görülmez, avuç içi ve ayak tabanında ise yok denecek kadar az görülür. Başlangıç deri rengi veya sarı-pembemsi parlak incimsi, 3-5 mm. kadar sertçe kabartılar şeklindedir. Yaklaşık altı ayla-bir yıla yakın bir süre içerisinde bir cm çapına ulaşır. Bu dönemde BHK’nın birçok değişik tipi vardır.

Nodülo-ülseröz tip, en sık görülen, aynı zamanda en çok doku yıkımı yapan tiptir. Bir cm kadar iken çevresi sur gibi kabarık, ortası sıyrık ve kabuklu olabilir, çevresinde incimsi yapılar göze çarpabilir. Yavaş fakat sürekli genişleyen bir ülserleşme (doku kaybıyla yara) söz konusudur, kanama yapabilirler. Benzer şekilde başlayıp ülserleşmeyen bir tip “Nodüler tip” kubbe şekilli, deri rengi, sarımsı kist benzeri görünür, dallanan ince, yüzeyel damarlar çok karakteristiktir. Yüzeyel tipin, çevresinde kordon şeklinde çok ince çıkıntılı ve düzensiz bir sınır vardır, merkezde hafif kızarık veya sıyrık bir zeminde kepekler ve kabuklar görülebilir. Çok yavaş bir şekilde yayılır, ülserleşme eğilimi çok azdır. Genellikle gövdenin üst kısmında, daha az olarak da kol, bacak üst kısımlarında görülür.

Morfeik, morfeiform, sklerotik veya sikatrisyel tip, Çok ender görülür, beyaz, hafif çöküntülü, bir belirti şeklinde kendini gösterir. Yineleme oranı yüksek olan bir tip olup, çok ender de olsa metastaz yapabilir. En çok baş ve boyunda olur, çok kolayca gözden kaçabilir.

Tüm bu tipler zaman zaman siyah-kahverengi de olabilir, ağrı ve benzeri belirtiler yoktur.

İlk seçenek her zaman cerrahi tedavidir, uygun olmadığında radyoterapi de çok iyi bir seçenektir.

Spinal (Skuamöz) Hücreli (Epidermoid) Karsinom

Bazal hücreli karsinomadan sonra en sık görülen deri kanseri tipi olup, kronik, uzun süreli UV etkisinin en net bilindiği deri kanseri tipidir, metastaz eğilimi vardır (% 0.5 – % 5.2), gecikilirse hayati tehlike fazladır. Bağışıklık sisteminin baskılanmış olması (AIDS, bağışıklık baskılayıcı tedaviler) SHK gelişme riskini arttırır. Kanser adayı belirtiler üzerinde çıkma eğilimi fazladır. Genellikle 50 yaş üzerinde ve erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülür.  Bunda da çiftçiler, gemiciler, inşaat işçileri risk grubudur. Ağrı, yanma vb yoktur.

En çok yüzde, el sırtlarında görülür, mukozalarda da sıktır, saçlı deri, boyun, kol, bacak da sıkça görüldüğü yerlerdir. Soluk kırmızıdır. İki-üç aylık bir sürede daha büyük (1cm <) hale gelir. Bazen fark edilmeyen bir kabartılı dönemden sonra hızla ülserleşir. Sert bir taban üzerindeki ülser giderek derinleşir ve genişler. Seyrek olarak kitle şeklinde yayılma görülebilir.

SHK’nın ilk tedavisi cerrahidir. İkinci seçenek cerrahinin uygun olmadığı durumlarda veya sık yineleme olan durumlarda radyoterapidir. ,

Malin Melanoma

Malin melanoma deri kanserlerinin en hızlı gelişen ve en ölümcül olan ve “evlerden ırak” denebilecek tipidir. Kaynağını “melanosit” denen renk hücrelerinden alır, bu nedenle de büyük çoğunluğu siyah veya siyaha yakın renktedir. Tek bir melanositden veya benler gibi öncü belirtiler içinde kümeler halinde bulunan melanositlerden alabilir, kişisel bir yatkınlık olduğu kesindir (% 8-12’si ailevi zeminde).  Tedavi edilmediği takdirde 2-3 yıl içinde ölüme neden olur. Kadın ve erkeklerde genelde eşit sıklıkta görülen tümör, genç erişkin yaş hastalığıdır. Her yaşta görülebilmekle birlikte genellikle 20-50 yaşlarda görülür. Tüm MM’lerin ancak % 2’si 20 yaşın altında görülür, 10 yaş altında görülenlerin ise hemen hemen hepsi dev doğumsal benlerden gelişmiştir. MM sıklığı son yıllarda artmasına karşın (toplumdaki sıklığı yüz binde 4-5 civarında) melanomdan ölüm oranları azalmakta, en azından aynı hızla artmamaktadır. Zencilerde, diğer koyu renklilerde, sarı ırkta beyaz ırka göre çok az görülür (1/15).

Çevre faktörleri arasında en etkili ve önemlisi UV ışınlarıdır. Burada ömür boyu alınan toplam dozdan (kümülatif) daha çok, aralıklı alınan, ani, yanık yapacak kadar yüksek dozların etkisi fazladır ve her bir yanık, riski bir kademe daha arttırır.  Bu nedenle kronik güneş hasarlı çiftçi, gemici vb değil de tatilcilerde daha sıktır ve genellikle sürekli güneş gören alanlar dışında yerleşirler.  Özellikle çocukluk yaşlarında alınan dozlar ve yaşanan yanıklar çok önemlidir. İlk on yaşta koruma yaşamsal önem taşır.

MM’ların % 30 kadarı benlerden, kalanı normal görünen deriden gelişir. Sıradan bir bende melanoma dönüş riski % 1 gibidir. Benler edinsel veya doğumsal olabilir, özel tipler dışında genel olarak risk hepsinde yakın oranlardadır. 20-30 cm’den büyük olanlar dev doğumsal benler olup, riskleri % 10-15 civarındadır.  kanserleşme oranı %5-6’dır. Genellikle kapalı alanlarda görülürler. Ben sayısı, boyutları arttıkça da MM riski artar ve renk ve şekil düzensizliği olan benlere daha risklidir. Var olan bir bende 2-3 ay gibi kısa bir zaman diliminde her türlü hızlı değişiklik şüphelidir: Boyut, renk, şekil, yüzey, nedensiz kaşıntı.

En sık görülen tip olan yüzeyel yayılan MM, beyaz ırkta en sık (40-50 yaş) görülen tiptir. Düzensiz sınırlı heterojen renkli bir leke tarzında başlayan belirtinin 15-30 gün gibi süren çok ince bir dönemi vardır. Bir süre sonra dikine yayılma dönemine geçen tümör kabartılı bir görünüm kazanmaya başlar. Çok erken yakalanması zor da olsa mümkündür, derinlik 1mm altında yakalanırsa seyir çok iyidir.

Nodüler MM, deri yüzeyinden kabarık koyu renkli bir belirtidir. Yüzeyel yayılan MM’a göre daha hızlı seyirlidir, zor ve geç fark edilir. Daha çok 50-60 yaşlarda ortaya çıkar ve gövdede daha sıktır. Ülserasyon ve kanama geç belirtilerdir. Tanı ve tedavide gecikilirse, yaklaşık 6-12 ayda metastazlar başlar, önce lenf bezlerine  (bölgesel), sonra karaciğer, akciğer, beyin, göz, kemik ve deri gibi organlara metastaz yapabilir 2-3 yıl içerisinde ölümle sonuçlanır. Erken cerrahi tedavi esastır. Radyoterapiye yanıtsızdır. Metastazlarda kemo ve immünoterapiler kullanılmaktadır.